Slovakya merkezli AeroMobil, bilim kurgu sinemalarından fırlamış üzere görünen uçan araba projesi AeroMobil 3.0 ile ulaşım kesiminde ihtilal yapmaya hazırlanıyor. Hem karayolunda hem de havada hareket edebilen bu hibrit araç, 200 km/s sürate ulaşabiliyor ve 875 km menzile sahip. AeroMobil 3.0, 2017’de Paris Air Show’da tanıtıldığından beri global çapta dikkat çekiyor. Bilimsel araştırmalar ve yabancı uzmanların görüşleri, bu teknolojinin ulaşım altyapısını dönüştürme potansiyeline işaret ediyor.
TEKNOLOJİNİN ÖZELLİKLERİ VE YENİLİKLERİ
AeroMobil 3.0, karada 160 km/s, havada ise 360 km/s sürate ulaşabilen iki koltuklu bir araç. Hibrit-elektrikli tahrik sistemiyle çalışan bu model, pyroteknik emniyet kemerleri ve hava yastıkları üzere güvenlik özellikleriyle donatıldı. Avrupa ve ABD’de sertifikasyon süreçlerinden geçen AeroMobil 3.0, hem karayolu hem de hava trafiği için tasarlandı. Araç, kanatlarını saniyeler içinde açarak arabadan uçağa dönüşebiliyor.
Dr. Steve Wright, elektrikli tahrik sistemleri ve insansız hava araçları konusunda uzman bir danışman, AeroMobil’in teknolojisini değerlendirirken, “Bu çeşit araçlar, dikey kalkış ve iniş (eVTOL) teknolojisinin geleceğini temsil ediyor. Hibrit tahrik sistemleri, güç verimliliği ve güvenlik açısından kıymetli bir avantaj sağlıyor” dedi.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Oxford Academic’te yayımlanan bir araştırmaya nazaran, uçan arabalar üzere eVTOL araçlar, bataryalı elektrikli sistemlerin maliyet avantajıyla öne çıktı. Kısa uzaklıklı hava taksilerinin güç maliyetleri, bataryalı elektrikli araçlarda kilometre başına 0,01 dolar düzeyindeyken, içten yanmalı motorlarda bu maliyet 0,09 dolara ulaşıyor. AeroMobil 3.0’ün hibrit sistemi, bu maliyetleri dengeleyerek hem karada hem havada ekonomik bir tahlil sunuyor. Araştırmalar, 2050’ye kadar güç tüketiminde %90’a varan düşüşler öngörüyor, bu da uçan arabaların yaygınlaşmasını hızlandırabilir.
AeroMobil’in üretim süreçlerinde kullandığı hafif kompozit materyaller de dikkat çekiyor. Japonya merkezli Toray Industries’in uçan arabalar için materyal geliştirme çalışmaları, bu araçların dayanıklılığını ve hafifliğini artırmada kritik bir rol oynuyor. Toray’in 2026’da Nagoya’da açmayı planladığı araştırma merkezi, AeroMobil üzere projelere materyal dayanağı sağlayabilir.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: POTANSİYEL VE ZORLUKLAR
AeroMobil 3.0, ulaşım bölümünde yenilikçi bir adım olsa da, uzmanlar altyapı ve düzenleyici maniler konusunda ikazlarda bulunuyor. Georgia Tech’ten Doç. Dr. Laurie Garrow, uçan arabaların yaygınlaşması için hava trafik idare sistemlerinin geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor: “FAA’nın sertifikasyon süreçleri, bu araçların güvenilirliğini artırsa da, kentlerdeki hava alanı idaresi büyük bir zorluk.”
İngiltere merkezli Vertical Aerospace’in VX4 modeliyle rekabet eden AeroMobil, bilhassa kentsel hava hareketliliği (UAM) alanında öne çıkmayı hedefliyor. UAM uzmanı Francesco Cerroni, “Yatırımcılar ve tüketiciler, düzenleyici bariyerler kalkana kadar temkinli davranabilir. Lakin AeroMobil’in çift modlu tasarımı, bu geçiş sürecinde avantaj sağlayabilir” ddedi.
AeroMobil, 2025 sonuna kadar hudutlu sayıda üretime geçmeyi planlıyor. Şirket, bilhassa güçlü bireyler ve özel ulaşım hizmetleri için bu araçları piyasaya sürmeyi hedefliyor. Uzmanlar, uçan arabaların öncelikle lüks bir hizmet olarak başlayacağını, lakin uzun vadede toplu taşıma sistemlerine entegre olabileceğini öngörüyor. NASA’nın eVTOL araçlar için gürültü modelleme çalışmaları ve FAA ile iş birliği, AeroMobil üzere projelerin güvenilirliğini artırmada kıymetli bir rol oynuyor.
AeroMobil 3.0, yalnızca bir araç değil, tıpkı vakitte geleceğin ulaşım vizyonunun bir sembolü. Karadan havaya geçişin bu öncüsü, bilimsel yenilikler ve uzman görüşleriyle desteklenerek, gökyüzünü herkes için erişilebilir kılma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
More Stories
Robotlar tarlaya iniyor! Çiftçinin yeni dostu mu, rakibi mi?
Hayatın kodunu değiştiren teknoloji! Genetik mühendisliğin yeni çağı
Okyanusun kalbinde bâtın bir dünya keşfedili